Yıkılan apartmana karşı iki yazar: ‘Kiracı’
Bazı kitaplar öncelikle yepyeni ve orijinal konularıyla dikkat çekiyor. Bernard Malamud tarafından yazılan ‘Kiracı’ böyle bir kitaptır. zaman zaman okuması zor ve şiddetli ama sonuna kadar merakla okuyor musunuz? Evet ama okurken farklı bir formata dönüşebilir mi sizce? Kesinlikle.
SAHİBİNDEN SIZINTI
Kitabı özetlemek gerekirse; Yazar Harry Lesser, New York’ta yıkılan bir apartmanda son bir kiracı kaldı. 10 yıldır üzerinde çalıştığı kitabı tamamlamaya çalışan Harry, evde kalması için yasal yollara başvurur. Dairesini yenilemeyi dört gözle bekleyen ev sahibi Levenspiel ile çoğu zaman tehdit edici ve bazen de dostça diyaloglar kurulur. Ama bu diyalogların nedeni belli; Yazar ısrar eder ve apartmanın da sahibi olan Levenspiel onu evden çıkarmak için elinden geleni yapar. Apartman eski, yazar Harry her gün farklı bir sorunla karşılaşıyor ama kitap bitmeden evden çıkmayı düşünmüyor. Çünkü kendi tabiriyle “Kitabın on yılı aşkın bir süre önce tasarlandığı, erken (geçici) bir ölümle öldüğü ve yeniden doğmanın bir yolunu aradığı yer burasıdır…”(Sayfa 152)
DAİRE AYKIRI BİR KARAKTERE SAHİPTİRSE NE OLUR?
Dış dünyadan adeta kopuk bir hayat yaşayan Harry, bir gün apartmanda kendisi gibi bir yazar daha olduğunu keşfeder; Afro-Amerikan Willie Nane Nane. Biri beyaz Yahudi, diğeri siyah Afrikalı Amerikalı iki yazar, apartmanın farklı dairelerinde kitap yazıyor. Bu arada siyahi yazarın Yahudileri sevmediğini ve kitaptaki pek çok hikâyeyi de bu temel üzerine kurduğunu yazayım. Aynı dönemde Brooklyn’de alevlenen Yahudi-Siyah çatışmasına rağmen, zamanla gelişen dostlukları, Willie’nin Harry’den okuma taslağı hakkında yorum yapmasını istemesiyle gerilmeye başlar.
Bu cümleden sonra hemen belirteyim ki kitap boyunca ilgiyle okuduğum bölümlerin ortasında iki yazarın metinler arasında diyalogları var. Örneğin, metinde kaybolduğunu düşünen zenci yazara Harry’nin yanıtı, müstakbel yazarlar için bir özdenetim yolu olabilir: “Uzaklaşıp uygun bir mesafeye gidersen bakış açısını yeniden kazanman daha kolay oluyor. Bazen daha önce yazdığım bir bölümü alıp yeniden yazarken beni tatmin etmeyen kısımlarla ilgili notlar alıyorum. Bu, sezgiyi hızlandırmanın bir yolu.”(Sayfa 53)
YAZILI DİL SERTLİKTİR
İki yazarın çatışmaya neden olan bağları olan zorunlu komşuluk, Willie’nin kız arkadaşı Irene’in hayatlarına karışmasıyla farklı bir hal alır. Kitapta şiddet, ırkçılık ve yersiz küfür kullanımı çok fazla ve kadını sadece bir seks objesi olarak gören erkek söylemi yersiz görünüyor. Ara bölüm geçişlerinde kendinizi kaybedebilirsiniz ama başta da söylediğim gibi konunun özgünlüğünden dolayı da okuyorsunuz. Kitabın amacı kışkırtmak, kızdırmak ve yeniden düşündürmekse evet başarılı.
Zıtlıklarla örülü ‘Kiracı’ romanının yazarından bahsetmeden olmaz. Bilenler bilir ama bilmeyenler için; Bernard Malamud, 1914’te New York’ta Rus Yahudi göçmen bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. İlk gençlik yıllarını Büyük Buhran ile geçiren, memur ve edebiyat öğretmeni olarak çalışan ve yaratıcı yazarlık dersleri veren Malamud, 1986 yılında vefat etti. Ölümüne kadar yazdığı dört öyküsü ve sekiz romanında, Amerika’daki göçmenlerin yaşadıkları umutsuzluk ve zorluklara rağmen hayallerine ulaşma çabalarına değinen eserler verdi. Joseph Heller ve Philip Roth ile birlikte 20. yüzyılın en etkili Yahudi Amerikalı yazarlarından biri olarak kabul edilir. PEN Malamud Ödülü’nün 1988 yılından bu yana Uluslararası PEN kapsamında öykü türünde üstün başarı gösteren yazarlara verildiğini hatırlatalım!