Ekonomi

Ekonomi Dünyası: Biz soğanlarla uğraşırken Çin’in küresel satrançtaki büyük hamleleri

Mahalle pazarları, halkın yükünü görmek, siyasetin nabzını tutmak için ideal yerlerdir. Orada küçük bir market var, alışveriş yapıyorum. Son günlerin “tehlikeli” eseri olan soğan alacağım. Pazarlamacıya sordum:

soğan ne kadar

-27 lira abi

– Neden 30 lira değil?

O güldü. Biliyorum, aşkımız var. Çiftçilik de yapıyor. Tarım politikaları, gübre, mazot vs. tarım ürünleri fiyatlarının artmasından çok şikayetçi.

Neyse bu kadarını söyleyince tezgahta bir şeyler seçmekte olan bir hanım marketteki arkadaşına dönerek, ” Soğan, soğan… Koydular” diyor.

Anladım durumu… Yaşım ilerledikçe benim de çenem düştü. Konuşuyorum: ” Soğanı boşver, 30 oldu, 40 oldu. TOGG’umuz var, bak.

Kadın cevap verir. Ama pazarlamacıyla konuşuyor. “ Bu geçici, yeni ürün yok, o zaman daha ucuz olacak

Cevaplıyorum: ” Bir de sahte uçak gemisi yapmışlar, soğan kıymadan ne halimiz var görelim

Kadın bu kez bir şey söylemez. Soğanı seçtim, tarttım. “40 lira” söz konusu. Poşete baktım 14 tane soğan var doğru değil. Aşağıdaki fotoğraf…

SORUN SOĞANIN FİYATI DEĞİL, GELİRDİR…

Mart ayının prestijiyle bazı ülkelerden soğan fiyatları vereceğim. Türkiye için 1.02 dolar diyor. Dediğim gibi Mart ayında…

GELİRİNİZİ BESLENMEYE HARCIYORSANIZ YAŞAMAK ADI MI?

Örneğin soğanın kilosu Almanya’da 1.28 dolar, İsviçre’de 2.18 dolar olması bizden daha değerli olduğu anlamına gelmez. Çünkü kişi başına düşen gelirleri yüksektir. Bir Alman yıllık kişi başı geliriyle 37.8 ton soğan alabiliyor. Mart fiyatlarıyla bir İsrailli 25,7 ton, bir Yunan 20 ton, bir Türk 9,8 ton soğan alabiliyor.

Satın alma gücü ne kadar yüksek olursa, gıdaya o kadar az para harcanır. Fiyatlar yüksek olsa bile, gelirleri yüksekse bizim yaptığımız gibi aile bütçesinin neredeyse tamamını kiraya ve yiyeceğe ayırmıyorlar.

Maaşımızı kiraya ve yiyeceğe harcadığımızı ve yaşadığımızı sanıyoruz. Beslenme dediğimiz şey karbonhidrat yüklü… Kazandıklarını tatile, dışarıda yemek yemeye, gezmeye ve kültüre harcayabiliyorlar.

DÜNYADA GIDA FİYATLARI VE ENFLASYON DÜŞÜYOR…

Öte yandan dünyada gıda fiyatları düşüyor. Son olarak dünyada buğday fiyatları 20 ayın en düşük seviyesine geriledi. Dünyanın en büyük üreticisi Rusya, 153,8 milyon tonla 2022 için rekor bir hasat açıkladı.

Tabii aynı zamanda Batı’da enflasyon soğumaya başladı. ABD’de Şubat ayında yüzde 6 olan tüketici enflasyonu Mart ayında yüzde 5’e geriledi. 9 ay üst üste düşerek Mayıs 2021’den bu yana en düşük seviyeye ulaştı. Euro bölgesinde Mart ayında %6,9 ile Şubat 2022’den bu yana en düşük seviyeye geriledi. Ancak enflasyon hala Almanya’da yüzde 7,4 ve İtalya’da yüzde 7,7. .

KÜRESEL EKONOMİDE KARAMSAR GÖRÜNTÜ DEVAM ETMEKTEDİR

Ancak dünya ekonomisinin beklentileri hiç de yeterli değil. IMF-Dünya Bankası Bahar Toplantıları geçtiğimiz hafta gerçekleştirildi. İlk uyarı IMF Lideri Kristalina Georgieva tarafından verildi. Bahar toplantıları öncesinde konuşan, küresel büyüme görünümünün 30 yılın en zayıf olduğu konusunda uyardı. Georgieva, dünya ekonomisinin önümüzdeki 5 yılda yılda ortalama yüzde 3 büyüyeceğini söyledi. Bu, 1990’dan bu yana en düşük orta vadeli büyüme tahmini çünkü son yirmi yılın yıllık ortalaması yüzde 3,8.

Ardından hafta başında toplantıların başlamasıyla birlikte Dünya Ekonomisine Görünüm Raporu’nun Nisan versiyonu yayınlandı. Rapora göre dünya ekonomisi, COVID salgını öncesi büyüme oranlarına dönmeye yakın bile değil ve bu sınırlı bir büyüme sorunu.

Raporda, “küresel ekonominin pandemi ve Ukrayna savaşının etkilerinden kademeli olarak toparlanmasının” başladığı, tedarik zincirindeki aksaklıkların giderildiği, gıda ve enerji piyasalarındaki yükselişin gerilediği belirtildi. ve enflasyon amaçlarına dönüş başlamıştır.

Ancak bu iyimser beklentilere rağmen IMF’nin büyüme tahminleri pek parlak değil. 2023 yılında dünya ekonomisinin yüzde 2,8 büyüyeceği öngörülüyor. 2021’de yüzde 6,3, 2022’de yüzde 3,4 büyüme gerçekleşti. Euro bölgesinde yüzde 0,8, ABD’de yüzde 1,6 büyümesi bekleniyor. Geçen yıl ortalama yüzde 3,4 büyüyen büyük ekonomilerin sadece yüzde 1,3 büyümesi bekleniyor. Çin ekonomisinin yüzde 5,2, Türkiye ekonomisinin ise yüzde 2,7 büyümesi bekleniyor.

Ayrıca raporda, her halükarda sınırlı büyümenin büyük bir finansal krizle hızla tersine çevrilebileceği tehdidinin her zaman gündemde olduğu vurgulandı.

GELELİM ÇİN’İN BÜYÜK SATRANÇTAKİ HAREKETLERİNE

Küresel ekonomiyi dev bir satranç oyunu olarak düşünürseniz, Çin Devlet Başkanı Xi Jinping son zamanlarda çok değerli ataklar yapıyor. Attığı her adımda jeopolitik ve küresel ekonomideki konumunu sağlamlaştırmaktadır.

Gelişmekte olan bir ülkeden hızla güçlü ve etkili bir küresel ekonomiye dönüşen Çin, şimdiye kadar tasarlanan en iddialı altyapı projelerinden biri olan Generation and Road Initiative’den aldığı ivme ile küresel güçlerin yıllar içinde önüne geçti. Japonya, Almanya, Birleşik Krallık ve Hindistan. geçti.

Çin hala ABD’den sonra dünyanın en büyük ikinci ekonomisi (ABD GSYİH’sının 2023 için 26,9, Çin’in ise 19,4 trilyon dolar olduğu tahmin ediliyor. Satın alma gücü paritesi açısından Çin, ABD’nin çok ilerisinde: 33 trilyon dolar vs.) 27 trilyon dolar.)

ÇİN ABD’Yİ GEÇECEK Mİ YOKSA BU ÇOK ÖNEMLİ Mİ?

Çin’in ne zaman ABD’yi geçerek dünyanın en büyük ekonomisi haline geleceğine dair tahminler oldukça karışık. Geçmişte 2035 yılı öngörülmüştü. Ancak Çin ekonomisi yavaşlarken ve yatırım ekonomisinden tüketim ekonomisine geçerken “2050, 2075 hatta hiç” öngörüleri var.

Ama biliyoruz ki Avrupa ve Asya’nın büyüklerini geride bırakan Çin, gözünü kararlılıkla dünyanın bir numarasına dikmiş durumda…

Evet, yeni bir dünya sistemi için gerçek adımlar atılıyor, ABD egemen dünya düzeni sarsılıyor. Ancak bir sonraki dünya düzeni hakkında hala net bir fikir yok.

İşte bir gerçek; ABD liderliğindeki dünya düzeninin temel direkleri; neoliberalizm, serbest piyasa ekonomisi, düzensiz finans ve küreselleşme önemli ölçüde sorgulanıyor. ABD ve Çin giderek birbirinden ayrılıyor.

Bu iki üstün güçle sınırlı olmayan çok kutuplu bir dünya arayışı alışılmış bir durumdur. Avrupa, temassız ülkeler, Hindistan ve Rusya da sahnede. Mesela Rusya hiçbir zaman Avrupa ilişkisini inkar etmedi, Putin “Avrupa bizim düşmanımız değil” diyor.

Çin gelişmekte olan ülkelere ve özellikle Afrika’ya inanılmaz miktarda yardım ve kredi veriyor. Çin’in özellikle son iki yılda gelişen dünyaya olan borç büyüklüğü 500 milyar doları buldu. Gözünü diktiği bir diğer kıta: Latin Amerika… Ve doğal İslam dünyası… Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Suriye, Mısır ve ASEAN ile stratejik işbirlikleri var ve gelişiyor.

Dolayısıyla soru artık Çin’in küresel bir süper güç olup olamayacağı değil. Asıl soru, dünyanın en büyük ekonomik gücü olarak ABD’ye meydan okumanın ne kadar süreceği…

Attığı adımlar hep bu yönde… Önce özetleyeyim:

ÇİN SON AYDA NELER YAPTI?

20-22 Mart tarihlerinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Moskova’da tarihi bir zirveye imza attı. Mart ayı sonunda Malezya Başbakanı Enver İbrahim ilk resmi ziyaretini Çin’e yaptı. Xi, ülkeye 39 milyar dolar yatırım sözü verdi. Ardından Pekin’de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’u ağırladı. Daha sonra Brezilya Devlet Lideri Lula da Silva Pekin’e geldi.

Çin’e yapılan bir diğer ziyaret ise Tesla’nın patronu Elon Musk’a oldu. Şu anda 180 milyar dolarlık servetiyle dünyanın en zengin ikinci kişisi olan Elon Musk, Tesla’nın Çin’de büyük ölçekli piller üreteceği yeni bir mega fabrika kurma planları ile Pekin’deydi.

Küresel ilişkilerde ve ekonomide oldukça hareketli geçen son ayı bir gözden geçirelim:

XI JINPING’İN MOSKOVA ZİYARETİNİN TARİHİ ÖNEMLİ: YENİ YALTA MI?

Mart ayı sonunda Çin Devlet Başkanı Xi Jinping Rusya’ya gitti. İkili arasındaki ilk gayri resmi görüşme 4,5 saat sürdü.

Her iki lider de ABD hakimiyetinin azaldığı “çok kutuplu bir dünya” yolunda önemli adımlar attı. Bazı uzmanlar, Xi Jinping’in Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı zirveyi “yeni bir Yalta”, Pax Americana’nın (Amerikan Barışı, 1945’ten beri Amerikan düzeninin egemenliği) sonu olarak değerlendirdiler.

Putin’in ağır yaptırımlarla karşı karşıya kaldığı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin hakkında tutuklama kararı çıkardığı bir dönemde bu ziyaret, Rusya’ya ve tabii ki liderine büyük bir destek gösterisi oldu. Bilindiği gibi Xi bir keresinde Putin’i en yakın arkadaşı olarak tanımlamıştı.

İki üstün güç, Amerikan egemenliğine ve Batı liderliğindeki bir dünya sistemine karşı yakın ittifaklarını gösterdiler. Üç günlük ziyaret sırasında, Ukrayna savaşı konusu, Xi’nin siyasi, diplomatik, ekonomik ve askeri bir ortak olarak Rusya ile dayanışmaya olan kararlı bağlılığıyla gölgelendi.

AVRASYA ÜZERİNDE ENERJİ VE ‘ASKERİ-TEKNİK’ İŞ BİRLİĞİ YOLUYLA TİCARET VE EKONOMİ İŞ BİRLİKLERİ

Resmi toplantı tamamen ekonomikti: enerji ve “askeri-teknik” işbirliğinden Avrasya boyunca uzanan ticaret ve ekonomik koridorlarda artan etkinliğe kadar.

İki lider, Tayvan’dan iklim değişikliğine ve Moğolistan ile bağlara kadar her şeyi kapsayan dokuz maddelik ortak bir bildiride dünya vizyonlarını ortaya koydu ve genellikle ABD’yi daha iyi, daha adil bir dünyanın önündeki engel olarak resmetti.

Rusya, Aralık 2019’da başlatılan ve Sibirya’dan Çin’in kuzeydoğusundaki Heilongjiang eyaletine uzanan 3.000 kilometrelik Sibirya’nın Gücü boru hattı ile Türkmenistan ve Katar’ı geride bırakarak Çin’in doğal gaz tedarikçisi olarak ilk sırada yer alıyor. Moğolistan’dan geçen ikinci boru hattı olan Sibirya’nın Gücü 2 konulu müzakerelerde de bu ziyaret sırasında önemli ilerlemeler kaydedildi.

Yüksek teknolojide değeri 165 milyar doları aşan 79 projede anlaşan iki süper güç (Çin, satın alma gücü paritesi (SAGP) açısından açık ara dünyanın en büyük ekonomisi ve en büyük ihracatçısıdır. Rusya, SAGP açısından Almanya’ya eşdeğerdir ve sınırlı sayıda maden ve hammadde ile dünyanın en büyük enerji ihracatçısıdır. üretici…) işbirliği hızla artıyor. Sıvılaştırılmış doğal gazdan (LNG) uçak ve takım tezgahı yapımına, uzay araştırmalarından tarım endüstrisine kadar birçok konuda anlaşmalar sağlandı.

LULA ÇİN’DEKİ YATIRIMLARIYLA BREZİLYA EKONOMİSİNİ CANLANDIRACAK

Daha sonra Latin Amerika’nın en büyük, dünyanın ise 10. büyük ekonomisi olan Brezilya sahnede yerini aldı. Bu yılın başında görevi devralan Devlet Lideri Luiz Inácio Lula da Silva’nın işi zor. Dev ekonomi sakin bir şekilde dört önemli bahsi değerlendireceğini açıkladı:

1- Fakirlikle çaba;

2- Servet yeniden dağıtılırken ekonomik kalkınma ile yeniden temas kurulacak;

3- Ülkeyi yeniden sanayileştirecek ve;

4- Çevrenin yağışını durduracaktır.

Küresel olarak yüksek faiz oranlarının Brezilya’nın kalkınması için gerekli finansmanı çekmesini zorlaştırdığı bir dönemde Lula, daha çekici Çin’den potansiyel yatırımlar getirmek için Çin’i ziyaret etti.

Brezilya Devlet Başkanı Lula, kalabalık bir resmi ve iş heyetiyle gittiği Pekin’de, öncelikle ekonomisi Covid salgınından darbe alan Brezilya’ya büyüme fırsatları sağlamayı hedefledi.

Brezilya’nın Çin’e olan emtia ihracatı 2008’den bu yana patladı. Brezilya’nın büyük lityum rezervleri, pil ekonomisindeki muazzam büyümenin yönlendirdiği Çin ile ülkenin pozitif ticaret dengesinin en önemli unsurlarından biri.

Çin, ihracatın ötesinde, özellikle enerji sektöründe Brezilya’nın en büyük yatırımcılarından biridir. Çin devlet enerji şirketi State Grid, Brezilya’nın elektrik iletimine 3 milyar dolar yatırım yaptı ve petrol ve gıda şirketi COFCO, Brezilya tarımına 1,1 milyar dolardan fazla yatırım yaptı.

Buna paralel olarak Lula’nın ziyareti sırasında güç ve tarım ağırlıklı işbirliği anlaşmaları imzalandı.

Lula’dan önce Fransa Cumhurbaşkanı Macron da Pekin’deydi. Çok değerli anlaşmalar imzalandı: Airbus, Çin’de ikinci bir montaj hattı kuracak, nükleer ve rüzgar enerjisi alanında iş birliği yapılacak. Deniz suyu tuzdan arındırma tesisi kurulacak vs…

ÇİN ORTA DOĞU’DA NE YAPAR?

Çin’in hamleleri bununla da kalmadı. Ortadoğu’da çok değerli diplomatik ve ekonomik adımlar atıyor. Örneğin ABD’nin yıllardır müttefiki olan Suudi Arabistan ile hızla yakınlaşıyor. Aralık ayında iki ülke arasında 30 milyar dolar değerinde 34 adet yatırım anlaşması imzalandı.

Bu kez Pekin’in araya girmesiyle Suudi Arabistan ve İran yakınlaştıkça yılların ABD-Suudi Arabistan ittifakı gerginleşmeye ve hatta çıkmaza girmeye başladı.

Çin, Suudi Arabistan ve İran’ın arabuluculuğunda yeniden diplomatik ilişkiler kurma kararı alınmasıyla iki ülke dışişleri bakanları Çin’de bir araya geldi. Suudi Arabistan-İran barışı, “ABD’ye meydan okuma ve Ortadoğu’da yeni bir düzen” olarak yorumlanıyor. Ardından Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bölge ülkeleri bir dizi atılım, görüşme ve ziyaretlerde bulundu. Mesela Türkiye Suriye’ye yaklaşıyor, Mısır Dışişleri Bakanı 11 yıl sonra ilk kez Türkiye’yi ziyaret etti.

Ayrıca Suudi Arabistan, Yemen’de Husilerle uzlaşmaya vardı ve ateşkes sağlandı. Suudiler ayrıca BAE ve Suriye, İran ve Irak ile yakınlaştı ve diplomatik ilişkiler başladı. Uzatmayalım; Bölgede inanılmaz bir diplomatik trafik var. Eski düşmanlar konuşmaya başladı.

Çin, bu yıl İran ile Körfez ülkelerini Pekin’de bir meydana getirmeyi planlıyor. Yani Çin, bölgedeki ABD hakimiyetini kırıyor ve etkinliğini doğru düzgün artırıyor. Doğal Rusya da bölgede aktif…

DOLARI SAĞLAMAK İÇİN ATILACAK ADIMLAR…

Ve belki de en değerlisi, ulusal para birimlerinde yeni bir yönelim ve Asya ile Afrika ve Latin Amerika arasındaki ikili ticaret olacaktır. Xi’nin Moskova ziyareti sırasında, altın ve/veya emtia destekli yeni bir rezerv para birimi konusundaki karmaşık tartışmaların ortasında, Putin tercih edilen yeni ticaret para birimi olarak Çin Yuan’ının rolünü onayladı. Rusya lideri, “Asya, Afrika ve Latin Amerika ülkeleri arasındaki Rusya ile ticarette ödemelerde Çin Yuanı’nın kullanılmasından yanayız” dedi.

Şunu söyleyebiliriz: Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ve en büyük enerji ihracatçısı aktif olarak doların uluslararası finans sistemi üzerindeki hakimiyetini kırmaya çalışıyor. Şu anda Çin ve Rusya, önemli ölçüde artan ticaretlerinin üçte ikisini kendi para birimlerinde gerçekleştiriyor.

Dahası; Çin, Suudi Arabistan ile petrol alımlarını Yuan ile ödeyebileceği konusunda bir anlaşma yaptı ve yaklaşık 50 yıldır ilk kez Suudiler petrol ödemesi olarak dolardan başka bir şey kabul ettiler.

Fransa, Batı’dan ilk adımı attı. Macron’un ziyareti ile Fransız şirketi Total Energies, Yuan cinsinden LNG alımı için Çin ile mutabakat zaptı yaptı.

En büyük ticaret ortağı 150 milyar dolarla Çin olan Brezilya da Yuan’ı benimsiyor. Lula’nın Pekin ziyareti sırasında Çin ve Brezilya ikili ticarette kendi para birimlerini kullanacaklarını açıklayarak bir şekilde dolardan vazgeçtiler. Ayrıca Brezilya’nın Pekin’in ABD ağırlıklı SWIFT uluslararası ödeme ve mesajlaşma sistemine alternatif olarak kurmaya çalıştığı uluslararası bir ödeme sistemine imza atmasına karar verildi.

Bu gelişmelerin hiçbiri şimdilik ABD dolarının tahttan indirileceği anlamına gelmiyor, ancak uzun vadeli bir süreçte hızlanmaya işaret ediyor. Doların merkez bankalarının döviz rezervlerindeki payı 1999’da yüzde 72’den bugün yüzde 59’a düştü.

Doların ticari işlemlerdeki konumu zayıflarken, finansal piyasalardaki hakimiyetini sürdürüyor. Tüm döviz işlemlerinin yüzde 90’ını oluşturuyor ve menkul kıymet ihraçlarının yaklaşık üçte ikisi dolar cinsinden yapılıyor.

Çok uzattım, haftaya ABD’nin ve alışılagelmiş doların hakimiyetini daha detaylı sorgulayacağız.

hayrat-ajans.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu