Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, “Türk Dünyası Bütünleşme Panelinde KKTC’nin Yeri ve Önemi” Bildirisinde konuştu
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kıbrıs sorununun Türkiye Yüzyılında çözümsüz kalmayacağını belirterek, “Bu çalışmalar devam ederken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni (KKTC) uluslararası toplumun saygın bir üyesi haline getirmek Türkiye’nin öncelikleri arasındadır. her bakımdan kendi ayakları üzerinde durabilir.” söz konusu.
Yılmaz, Lefkoşa’da bir otelde düzenlenen KKTC’nin Türk Dünyası Bütünleşmesinde Yeri ve Değeri konulu panelin açılışında konuştu.
Türkiye ile bağımsızlıklarının 30’uncu yıl dönümünü kutlayan Türk Devletlerini aynı çatı altında buluşturan Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT), Türk dünyasında iş birliğini güçlendirdiğine dikkat çeken Yılmaz, “Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi”ni hazırladı. “Önceden ortak dil ve kültürel unsurlarla şekillenen Teşkilat’ın faaliyetlerini siyasi hale getirdiğini, ekonomik boyuta getirdiğini söyledi.
Yılmaz, bu sayede Türk cumhuriyetleri arasındaki temasların arttığını, bölgesel ve küresel konularda ortak tutum ve duruşun gelişmeye başladığını ifade etti.
Geçmişi ve geleceğiyle Türk dünyasının bir parçası olan KKTC’nin Türk Devletleri Teşkilatı’nın gözlemci üyesi olduğunu hatırlatan Yılmaz, “Türk Devletleri Teşkilatı, uygulanan ambargo ve kısıtlamalara karşı kardeşlik gücünü göstermiştir. Kuzey Kıbrıs’ta yarım asırdır uygulanan, aklın ve vicdanın sınırlarını zorlayan çabalar burada bitmedi, “Tam tersine daha yeni başlıyor. Artık ticaret, turizm, eğitim olanakları, kültürel zenginlik gibi potansiyeliyle KKTC’yi Türk dünyasına entegre etmenin yollarını geliştirmeliyiz. Düzenlenen paneli bu açıdan çok önemsiyorum.” dedi.
Kıbrıs Türklerinin maruz kaldığı dışlanma, ötekileştirme ve adaletsizlikler ortadan kaldırılmadan adada ve Doğu Akdeniz’de kalıcı barış ve istikrarın sağlanmasının mümkün olmadığına işaret eden Yılmaz, Kıbrıs sorununun Kıbrıs sorununun 1963’ten bu yana bir sorun olduğunu söyledi. Rumlar, 1960 yılında kurulan ortaklık devletinden Kıbrıslı Türkleri dışlayarak devleti gasp etmeye çalıştı. Bunun toplumun gündeminde olduğunu söyledi.
Yarım asırdan fazla süren bu süreçte Kıbrıs Türk halkının analiz ve uzlaşmadan yana olduğunu, müzakere sürecini iyi niyet ve kararlılıkla desteklediklerini vurgulayan Yılmaz, Kıbrıs Türklerinin her zaman yapıcı bir yaklaşım sergilediğini kaydetti. Kıbrıslı Rumların bozduğu ortaklığı yeniden kurmak için.
Kıbrıs’ta kalıcı çözümün ancak Ada’daki gerçekler üzerine inşa edilmesi gerektiğini vurgulayan Cevdet Yılmaz, şöyle devam etti:
“Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün 18 Ağustos’ta insani bir proje olan Pile-Yiğitler yolunun inşasına fiziki müdahalede bulunmasıyla adadaki gerçeklerden kopmanın ne kadar sorunlu olabileceğini açıkça gördük. Geçmişte Yunanlılar tarafından Türk yerlerini kamulaştırarak inşa edilen Larnaka-Dhekelia -Aya Napa ve Pile-Voroklini yolunun yapımına izin veren BM Barış Gücü, söz konusu Pile-Yiğitler olunca haksız bir tavır sergiledi. KKTC toprakları içindeki yol. Bu ikili standartlı anlayış ve yaklaşım sürdürülebilir değildir. KKTC Devleti, uluslararası platformlarda hak arama girişimlerini reddetmiştir. Destekliyoruz. Yeni bir müzakere sürecinin başlaması için egemen eşitlik ve eşitliğin sağlanması Kıbrıslı Türklerin doğuştan hakları olan uluslararası statüsünün teyit edilmesi gerekmektedir. Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ın ortaya koyduğu bu vizyona tam desteğimiz vardır. Anavatan Türkiye her zaman KKTC’nin yanında olacak, adil ve kalıcı bir çözüm arayacaktır. Çözüm için garantör ülke olarak en iyisi. Türk Asrında Kıbrıs meselesi çözümsüz kalmayacaktır. “Bu çalışmalar devam ederken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni uluslararası toplumun saygın, her bakımdan kendi ayakları üzerinde durabilen bir üyesi haline getirmek Türkiye’nin öncelikleri arasındadır.”
-“Dilimiz, dinimiz, kökenimiz, tarihimiz birdir”
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Kıbrıs Türk halkının dünyayla entegrasyonunun önündeki engellerin kaldırılmasının uluslararası toplum için hem siyasi hem de ahlaki bir yükümlülük olduğunun altını çizdi.
Yılmaz, KKTC’nin Türk dünyasının ayrılmaz bir parçası olduğunun bilinciyle KKTC Cumhuriyet Meclisi’nin Türk Devletleri Örgütü’ne gözlemci üyeliğinin ardından TÜRKPA’da da gözlemci statüsü kazanmasının önemli olduğunu vurgulayarak, “Kuzey Kıbrıs, Türk dünyası ile siyasi, sosyal, ekonomik ve kültürel bir ilişki içindeyiz.” “İletişimde kalmak arzu edilen ve özlenen bir siyasi davranıştır. Ortak kalkınma ve bölgesel istikrar için akrabalık, akrabalık ve samimi bağlar, uluslararası politikadan, istikrardan ve çıkarlardan önce gelir. Dilimiz, dinimiz, köklerimiz ve tarihimiz birdir.” söz konusu.
Türk devletlerinin entegrasyonunun ortak bir vizyon çerçevesinde hayata geçirilecek projelerle sadece ülkeler için değil bölgede barış, kalkınma ve istikrarın tesisine önemli katkılar sağlayacağına işaret eden Yılmaz, kültürel “Dil bayrağı” Türkçe bağlamında sevgi bağlarını güçlendirecek, milletleri yakınlaştıracak çalışmalar önceliklidir.
Yılmaz, İpek Yolu’nun ana aksı üzerinde yer alan ve yüzyıllardır ticaretin yapıldığı bu coğrafyada ticaret akışını canlandırmanın öncelikleri arasında olduğunu belirtti.
Yeni iştirakler kurmanın, karşılıklı iş birliğini geliştirmenin ve fırsatları hızla somut projelere dönüştürmenin iş adamlarına bağlı olduğunu belirten Yılmaz, şöyle konuştu:
“İş dünyamızın ikili ticaret ve yatırımlarda karşılaştığı zorlukları aşacak, muhataplarımızla güçlü ilişkiler kurarak çözüm üretecek iradeye sahibiz. KKTC için ekonomi, ticaret, ulaştırma ve enerji alanlarında fırsatların bulunduğuna inanıyorum. Türk dünyasında entegrasyonun lokomotifleridir.Kalkınma projelerinden ulaşım ve lojistik zincirlerine, altyapı projelerinden yenilenebilir enerji çalışmalarının yanı sıra tarım ve turizm alanlarındaki yatırımlara da destek sağlaması planlanan TDT Türk Yatırım Fonu, Kuzey Kıbrıs’ta yatırım ortamının iyileştirilmesi ve girişimciliğin önünün açılması amacıyla Türkiye olarak yapısal reformlar ve gerekli altyapı için KKTC’ye bakıyoruz. Kuzey Kıbrıs’ta iş yapma kolaylığı yasal düzenlemelerle sağlanmakta, su temini, kablo elektrik temini, Yeni Ercan Havaalanı ve otoyol projelerine verdiğimiz destek ile üretim ve sanayi altyapısının geliştirilmesi Kuzey Kıbrıs’ın dünyaya açılması için gerekli temeli oluşturmaktadır. .
Kuzey Kıbrıs’ın bir cazibe vitrini olarak turizmiyle, üniversiteleriyle, eşsiz tarım zenginliğiyle, yatırım potansiyeliyle önümüzdeki dönemde hak ettiği yatırım ilgisini göreceğine inanıyorum. Jeostratejik konumu, kültürel değerleri, iklimi ve ada olmanın getirdiği tecrübelerle Türk Devletleri Teşkilatı’na da katkı sağlayacak. Ayrıca KKTC, TDT faaliyetlerine sistemli bir şekilde katılarak sesini dünya çapında duyurabilecektir.”